27 Şubat 2011 Pazar

UNUTULMAMASI GEREKEN LEZZET SIRLARI - ULVİ SAMİ


Ulvi Sami'nin kültürümüzde unutulmaya yüz tutmuş tatları yeniden hatırlatmak için yazdığı " Unutulmaması Gereken Lezzet Sırları" adlı yeni kitabı İnkılap Kitabevi'nden çıktı.

Unutulmaması Gereken Lezzet Sırları; Osmanlı, Türk, Arap, Bizans, Rum mutfaklarının bir sentezidir. Bu kitapta belki de şimdiye kadar adını hiç duymadığınız ya da tatmadığınız, farklı damak tadında birbirinden lezzetli çok sayıda tarifi bulacaksınız.Ulvi Sami, sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirdiği bu çalışmasında; aile büyüklerinden miras aldığı sır niteliğindeki tarifleri bizimle paylaşarak, tariflerin gelecek nesillere ulaşmasını, böylelikle kültürümüzün unutulmamasını amaçlıyor.


*İnternetten alıntıdır.





25 Şubat 2011 Cuma

SOYA SOSLU TAVUK SOTE


Merhaba,
Hobidünyam yemek etkinlikleri 11 kapsamında düzenlenen Yelpazesu blogunun evsahipliği yaptığı "Tavuk Yemekleri " etkinliğine gönderiyorum. Nicedir yapmak ve yayınlamak istediğim bir tarifti, bu etkinliğe kısmetmiş, soya sosunu tavuk yemeklerinde çok kullanırım, hem lezzet verir hem de yumuşak olur... Umarım beğenirsiniz ortayada mis gibi bir beyaz pilav kondurdum kırmızı şapkasıyla :)) Afiyet olsun....

Malzeme:
  • 800 gr. tavuk göğüs eti
  • 400 gr. mantar
  • 2 - 3 adet çarliston biber
  • 1 adet kuru soğan
  • 1/2 çay bardağı soya sosu
  • 3/4 çay bardağı sıvıyağ
  • Tuz
  • Karabiber
  • Kırmızı biber
Yapılışı:
  1. Öncelikle tavukları kuşbaşı doğrayıp, soya sosu, zeytinyağı, tuz, karabiber, kırmızıbiberle beraber harmanlayıp bir kapta ağzı kapalı bir şekilde en az 1/2 saat, vaktiniz varsa 2 saat kadar bekletiyoruz.
  2. Wok tavaya ya da tencereye ( bu tip sote yemeklerde wok tava kullanmayı tercih ediyorum ısıyı tencereye dolayısıyla içerisinde bulunan tüm gıdalara aynı oranda yayıyor ) çok az sıvıyağ koyup doğranmış soğanı piyazlık ya da küp şeklinde isteğe bağlı, çekirdekleri çıkartılmış küçük küçük doğranmış çarliston biberleri ilave edip birkaç dakika kavurun.
  3. Ardından kuşbaşı kesilmiş soya sosu ve sıvıyağla marine edilmiş tavukları ilave edin, aralıklı olarak karıştırarak soteleyin. Tavukların rengi beyaza dönüp birkaç dakika daha kavurduktan sonra yıkanmış ve kesilmiş mantarları ilave edin ve yine aralıklı olarak kavurarak pişirmeye devam edin.
  4. Hiç su eklemiyoruz çünkü bir süre sonra mantarlar suyunu salıyor ve pişene kadar bu miktar yeterli oluyor, ben çok sulu sevmediğim için suyunu mümkün mertebe çektirene kadar pişiriyorum. Yaklaşık 40 dakika piştikten sonra servise hazır hale geliyor.

PİLAV

Malzemeler:
  • 2 su bardağı jasmine pirinç ( ya da pilavlık pirinç )
  • 4 su bardağı su
  • 1 yemek kaşığı tereyağ
  • 1/4 çay bardağı sıvıyağ
  • Tuz
Yapılışı:
  1. Tereyağını tencerede eritin, sıvıyağıda ekleyin, suyunu ilave edip, kaynamaya bırakın.
  2. Kaynadıktan sonra birkaç defa yıkanmış olan pirinçleri ve tuzunu suya ilave edin , birkez karıştırıp kısık ateşte pişmeye bırakın.
  3. Suyunu çekip üzeri göz göz olunca ocağın altını kapatın ve demlenmeye bırakın. 


                       Dumanı üstünde pişerken :) Hemen yan tarafındada mis kokulu pilavımız pişiyor :))





   BON APPETİT...



18 Şubat 2011 Cuma

SÜTLÜ, MAYALI POĞAÇA


Merhaba,

Sabahtan yapmayı planladığım ve ancak öğleden sonra yapıp, bu saatte de ancak yazabiliyorum. Efendim zaten buna niyetlenmiştim mayalı tarifleri çok severim, hele fırından ilk çıktıklarında sıcacık, puf puf :)) Hem kahvaltıda hem de çay saatinde yenilebilecek Sütlü, Mayalı Poğaçalarımı hazırladım. Aynı zamanda bu tarif sevgili Hümeyra'nın Kahvaltım etkinliği'ne ve Cafemis'in etkinliği'ne gönderiyorum. Bol katılımlı etkinlikler diliyorum arkadaşlarımıza.
Bu arada bu tarifi eski komşum, oğluşumun komşu annesi :), sevgili dostum Latife'den aldım, daha geçen hafta yedik ama tadı damağımda kalmıştı ölçüsünü vereceğim tarifle tam 2 fırın tepsisi çıkıyor. Şimdiden afiyet olsun...


Malzemeler:

  • 3 su bardağı ılık süt
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 6 yemek kaşığı toz şeker
  • Tuz
  • 2 yumurta akı 
  • 1 paket yaş maya
  • Aldığı kadar un
Yapılışı:
  1. Unun ortasını havuz gibi açın, tuzu, toz şekeri, yumurta akını, ılık sütü, sıvıyağı, yaş mayayı ekleyin.
  2. Hamur kıvamına gelene kadar yoğurun, ve mayalanması için sarıp, ılık bir ortamda bekletin.
  3. Yarım saat kadar mayalandıktan sonra istediğiniz şekli verip fırın tepsisine dizin. 
  4. Üzerine yumurta sarısını sürüp, çörek otu ve susam serpiştirip, önceden ısıtılmış 160 derece fırında yaklaşık 40 dakika pişirin.




  
 BON APPETİT...


15 Şubat 2011 Salı

İSTAVRİT....


Merhaba,
Şööyle yorgun bir işgününden evinize dönüyorsunuz, aklınızda akşam ne yesek soru cümlesi dolaşıyor, ama o kadar yorgunsunuzki uzun, uğraş gereken yemeklerle uğraşamayacaksınız... İşte tam bu sırada balıkçı tezgahının önünden geçiyorsunuz veee tamam işte bulduuuuum diyorsunuz... Hem doyurucu, besleyici, pratik.... Balık hiç bu kadar güzel görünmemişti gözünüze değil mi ?? :)  Hemeeeen 1 kg. istavriti alıyorsunuz , e birde ayıklatın tam olsun :) değil mi...... Haydi evinizin yolunu tutun veeee aşağıdaki dizeleri takip edin.....
Hazırlanışı 5 dakika, pişme süresi 30 dakika  yemeğe oturmaya hazırlanmak için tam yarım saatiniz var, hadi elinizi , yüzünüzü yıkayın, üzerinizi değişin, rokaları yeşil salatayı yıkayın, balık hazııııııııııır, yanmadan fırından çıkartın veeee  tadına vararak afiyetle yiyin sevgili dostlarım........


İSTAVRİT HAZIRLANIŞI:

İstavritleri yıkadıktan sonra tuzlayın, kabın içerisine 1/2 çay bardağı sıvıyağını koyun, harmanlayın.
Ben 4 adet patatesi, 2 adet kuru soğanı soydum, yıkadım, dörde böldüm ve balıklarla yağda hep beraber onlarıda harmanladım.
Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirip, 170 derece ısıtılmış fırında 1/2 saat pişirin.
Sıcacık balıkları roka ve limonla servis yapın.




VEEEEEE..........
Finali nefis taze çekilmiş türk kahvesiyle yapıyoruz :))) 




BALIĞIN FAYDALARI.......

-Zekâ gelişiminde balığın özellikle çocuklarda zekayı geliştirici özelliği vurgulanmaktadır. Bu beyindeki yağın ana bileşiminin Omega 3 yağ asitleri içeren DHA (Docosa Haxaenoic Acid) olmasındandır.
-Hamilelik sırasında, bebek Omega 3 yağ asitlerini anneden alır. Bu nedenle hamilelik sürecindeki annenin balık tüketmesi gereklidir..
- Balık eti, kırmızı ete oranla daha az yağlıdır ve bazı özel yağ asitleri içerir. EPA ve DHA yağ asitleri kan pıhtı oluşumunu engelleyerek, atardamarın tıkanmasını önler, bu da kalp krizi ve felç riskini azaltır, tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. İyi kolesterolün (HDL kolesterol) kötü kolesterole (LDL kolesterol) oranını artırarak kardiyovasküler sistem için çok faydalı olur.
*(İnternetten alıntıdır.)




BALIK SATIN ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:


Taze balığın gözleri parlak ve dışa bombeli olur.
Balık tazeliğini yitirmeye başlayınca gözleri buğulanmaya başlar ve daha sonra içeri çöker.
Taze balığın derisi gergin ve parlak olur.
Taze balığa parmakla dokununca meydana gelen çukurluk anında düzelir.
Halbuki bayatlamış balıklarda bu iz kalır.
Balığın parlaklığıyla yetinmemek gerekir. Çünkü tezgahtaki balıklara devamlı su serpildiği için parlak görünebilirler.

Taze balığın solungaçları canlı kırmızı olur. Balık bayatladıkça bu renk değişir.
Ancak bazı balıkçıların solungaçları kırmızı mürekkep ile boyadklarını belirtmek lazım. Solungaçlardan aşağı doğru akan kırmızı sıvıyı çok kişi kan zannedersede aslında bu mürekkeptir. Böyle bir aldatmacaya başvuran tezgahtan kesinlikle balık alınmamalıdır.
Taze balık hemen hemen kokusuzdur.
Bayatlamaya başlayınca asit kokusu yaymaya başlarlar.
Pullu balıkların pulları tazeyken vücuda sıkıca yapışıktır. Elimizi kafadan kuyruğa doğru sürtünce pulların gelmemesi gerekir.
*(İnternetten alıntıdır.)




    BON APPETİT...


14 Şubat 2011 Pazartesi

KIRMIZI KALPLİ PROFİTEROL :)



Merhaba,

Ağzımız tatlansın istedim ve  Özlemin Günlüğü blogunun düzenlediği Çikolata Aşkım etkinliğine gönderiyorum.... Tarifi tesadüf internette dolaşırken uzman tv'den Ferhat Bora'nın anlatımından aldım sos malzemelerinde ufak değişiklikler yaptım sadece... Daha yoğun sos severler için :)) Afiyet olsun...


Malzemeler: 

Hamuru İçin:
  • 1 su bardağı su ( 200 ml.)
  • 1/2 su bardağı süt ( 125 ml.)
  • 1 çay kaşığı toz şeker
  • 1/2 çay kaşığı tuz
  • 100 gr. margarin
  • 150 gr. un
  • 4 adet yumurta 

Kreması İçin:

  • 1/2 lt. süt
  • 1,5 kahve fincanı un
  • 1,5 kahve fincanı nişasta
  • 2 kahve fincanı toz şeker
  • 2 adet yumurta sarısı
  • 1 paket vanilya
Çikolata Sosu İçin:
  • 1/2 su bardağı süt ( 100 ml.)
  • 1 paket krema ( 200 ml.)
  • 1 çorba kaşığı kakao
  • 1 çorba kaşığı toz şeker, 
  • 2 paket ( 160 gr. ) bitter çikolata
  • 1 çorba kaşığı nişasta

Yapılışı:
Hamuru İçin:  
  1. Suyu, sütü tencereye koyun, ocağa alın. Tuzu, şekeri katın, karıştırın. Isınınca margarini ilave edin, eritin. Unu katın, sürekli karıştırarak hamur kıvamına gelene dek karıştırın. Ocağın altını kapatın.
  2. Hamuru ayrı bir kaba aktarın, ara ara karıştırarak hamuru ılık kıvama getirin.
  3. Soğuğa yakın kıvama gelince yumurtaları teker teker kırın ve yedirene kadar karıştırın.Yumuşak kıvamda bir hamur oluyor.
  4. Yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsiye küçük toplar halinde sıkın. Eğer sıkma torbanız varsa toplar aynı ölçülerde oluyor yoksada tatlı kaşığından yardım alabilirsiniz.
  5. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzerleri açık kahve rengi olana kadar pişirin. 
Kreması İçin:
  1. Sütü tencereye koyun, şekeri ilave edin,ocağa koyun.
  2. Ayrı bir kapta yumurta sarıları ile beraber nişastayı, unu, vanilayayı karıştırın ve sütün içerisine koyarak krema koyu kıvama gelene dek karıştırın.
  3. Ara ara karıştırarak soğutun.Üzerinin kabuk bağlamaması için karıştırmak gerekiyor.
Çikolata sosu:
  1. Sütü, kremayı tencereye al, kakaoyu ve şekeri ve nişastayı ekleyip karıştırarak ocakta pişirin.
  2. Bitter çikolataları kırın eriyene dek karıştırın, birkaç taşım kaynadıktan sonra ocağı kapatın.
  3. Üzerinin kabuk tutmaması için ara ara karıştırın.
The End:
  1. Pişen hamurların içine yine sıkma torbasıyla soğuyan kremayı doldurun, yoksa yanlarından bıçakla kesip kaşıkla kremayı içine doldurun.
  2. Çikolata sosunu üzerine dökün veee isterseniz benim yaptığım gibi küçük kırmızı kalp şekerlerle süsleyin...



    BON APPETİT...



  

MEVLÜT KANDİLİ




*İnternetten alıntıdır.

12 Şubat 2011 Cumartesi

NÜANS.....MÜJDEMİ İSTERİM :))


Merhaba Blogger Dostlarım,

Aslında bu post'u dün yazacaktım ama inanmayacaksınız elektrikler kesildi :)) bugüne kaldı. Dün Eminönüne gittim, oğlumun doğum günü yaklaşıyor ufak tefek alışverişlere başlamalı diye düşündüm sonra birçok şey unutuluyor. Öncelikle misss gibi taze taze çekilen türk kahvesiyle ünlü Kurukahveci Mehmet Efendi'ye götürdü beni ayaklarım. Her zamanki gibi kuyruk vardı ama sıra çabuk geldi. Sonra Mehmet Efendi'nin olduğu yol boyunca yürümeye başladım süs, parti malzemeleri satan birçok dükkana girip çıktım, birkaç birşey aldım. Asıl önemlisi işin can damarı olan pastacılık malzemeleri satan dükkanlardı. Nüans, Fermo ve Yüksek Pastacılık birbirlerine yakın yerlerdeler ama benim güzergahımda NÜANS vardı. Ve hemen kendimi içeride buldum. Herşeyden almamak için kendimi zor tuttum :))) En elzem olan şeyleri aldım, bu arada personel çok ilgili, kibar ve güleryüzlü. Aldıklarımın ödemesini yapmak için kasaya yöneldim ve işlemler yapılırken birden şu soruyu sordum: Online satışlarınız ne zaman başlayacak ?:)) Çünkü gerçekten çok uzağım ve oğlumdan bu kadar ayrı kalmak zor geldi, kendisini alıp götürebileceğim yaşta olsa beraber gideriz ama henüz değil :)) Neyse soruyu sorduktan sonra kasadaki beyefendi ( muhtemelen sahibi ) bana : İçinize mi doğdu, en kısa zamanda açılacak, çalışmalar bitmek üzere demez mi :) Yani ne istesem o an olacakmış... Bir dahaki sefere inşallah istediklerimi online sipariş edeceğim.... Lütfen Çabuk :))  Tabi bu arada içerisi kalabalık bir sürü bayan alışveriş ediyor tabi aklımdan bir soru daha geçti ama onu yüksek sesle sormadım.. Acaba kaç kişinin blogu var ve onun için alışveriş yapıyor... Belki bir daha ki sefere :)))
Kalın sağlıcakla............






9 Şubat 2011 Çarşamba

VİŞNELİ VE ÇİKOLATALI AŞŞŞK KEKİ :))


Merhaba,
Sene 2011 Şubat ayındayız veee bir Sevgililer Günü daha yaklaşıyor.. Bu tarifimi aşka benzettim.. Neden mi? Aşk insanın ayağını yerden keser, soluksuz bırakır, içi içine sığmaz aşıkların, sürekli gülen bir suratları vardır :)) anlamlı, anlamsız.... Bu tatlı tarafları yani çikolata kısmı :)) Diğer yandan kıskanırsın, sen kıskandıkça farkında olmadan sevdiğini dar bir çember içine alırsın, zamanla bunalmaya başlar buda ekşi tarafı yani vişne kısmı :)) Bende madalyonun iki yüzü olduğuna göre ekşi ve tatlıyı bir araya getirerek sizlerin beğenisine sunmaya karar verdim.... Afiyet olsun...
Aynı zamanda bu tarifimi Sevgili Balpare'nin Sevgiliye Özel Tarifler etkinliğine gönderiyorum...






Malzemeler:
  • 4 adet yumurta
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 - 3,5 su bardağı un
  • Damla çikolata yaklaşık 1/2 çay bardağı
  • 1/2 kutu dondurulmuş vişne

Yapılışı:
  1. Öncelikle yumurtaları ve toz şekeri homojen olana dek çırpın.
  2. Sütü ve sıvıyağı ekleyin ve karışana dek çırpın.
  3. Unu, vanilyayı, kabartma tozunu elekten geçirdikten sonra ekleyip tekrar beraberce çırpın. Orta akışkan kek hamuru kıvamına gelince damla çikolataları ekleyin ve kaşıkla karıştırın.
  4. Yağlı kağıt serilmiş veya yağlanmış kek kalıbına kek hamurunu boşaltın ve üzerine gelişigüzel dondurulmuş vişneleri yerleştirin.
  5. 160 derecede önceden ısıtılmış fırının orta katında yaklaşık 50 - 60 dakika pişirin.
  6. Serviste üzerine pudra şekeri serpebilir veya vanilyalı dondurma ile ikram edebilirsiniz.Ben sade olanını tercih ettim. Hem tatlı hem ekşi !! :)





    BON APPETİT...


2 Şubat 2011 Çarşamba

İRMİK HELVASI




Merhaba,
Soğuk kış günlerinde, piştiğinde sıcacık yemeyi çok sevdiğim bir tatlıyla bugün evlerinize konuk olacağım.İrmik tatlısını annemin yaptığı gibi yapardım yani irmiği ve fıstığı kavurursun, diğer yanda şekeri suda eritip şerbet yaparsın kavrulan irmiğe katıp bir karıştırıp pişmeye bırakırsın. Ama bugün televizyonda bir programda gördüm çok daha pratik geldi bana yapımı bugün o stilde ve kendi yaptığım ölçülerde yazıyorum İrmik Helvası tarifini. Umarım beğenirsiniz.Şimdiden afiyet olsun, ağzınız tatlansın.....


Malzeme: 
  • 1 + 1/4 su bardağı irmik
  • 1 tepeleme yemek kaşığı margarin
  •  İstenen miktarda çam fıstığı
  • 1 + 1/4 su bardağı toz şeker
  • 2 su bardağı su

Yapılışı:
  1. Tencereye margarini koyup erittikten sonra çam fıstıklarını ve irmiği ilave edip kavuruyoruz.
  2. Rengi açık kahveye döndükten sonra toz şekeri katıyoruz ve birkaç dakika kavurmaya devam ediyoruz.
  3. 2 su bardağı suyu da en son ilave ettikten sonra aralıklı olarak karıştırıyoruz, bu arada kaynamaya başlayacak. Suyu çekene kadar aralıklı olarak karıştırıyoruz ve kıvamını aldıktan sonra ocağın altını kapatıp üzerini temiz bir kağıt ya da bezle kapatıp 5 dakika kadar demlenmeye bırakıyoruz.



NOT:  Eğer daha koyu renkte isterseniz irmiğin kavurduğunuz süreyi uzatabilirsiniz.
           Çok tatlı sevmem helvayı diyorsanız şeker miktarını 1 bardağa düşürebilirsiniz.
           Kıvamı yapışık, lapa gibi oluyor, benim sevdiğim kıvamda. Tane tane olmuyor.
           Çam fıstığını miktar olarak vermedim çünkü sizin zevkinize kalmış, sevmeyenler hiç koymayabilirler. 





                              BON APPETİT...

                                     

1 Şubat 2011 Salı

AFİYETLE DERGİSİ


Merhaba,
Geçtiğimiz haftalarda Afiyetle dergisi'ni raflarda görünce yıllar öncesine gittim yeniden. Blog dünyasına girişim çok uzun zaman olmadı belki ama mutfağı, pişirmeyi, okumayı, özellikle de yemeyi çok severim :) Kütüphaneme zaman zaman ayrıntılı olarak göz gezdirebildiğim zamanlar arşivimin 1996 senesine dek gittiğini görürüm.. Tam 15 yıl ... Yemek üzerine kitap, dergi,gazeteden biriktirdiklerim, kendi el yazması yaptığım yemek kitapları fotolar..... ne varsa .. burada sizlerle yemeğe dair olanları paylaşıyorum diğer blogumda ise diğer konulu kitapları.... İşte o arşivde gözüme Afiyetle Dergi'sinin eski sayılarıda çarpıyor. Ve bir süre sonra sessiz sedasız bir şekilde dergi çıkmamaya başladı ve tam 5 yıl aradan sonra yine yayın hayatına başlıyor. Hemen bir tane aldım incelemek için. Bu sefer sadece yemek dergisi olarak değil, içeriğinde farklı konulara da yer verilmiş dopdolu bir dergi. Önümüzdeki günlerde içeriğinin daha da zenginleşeceğine eminim.  Yemek tariflerinin yanı sıra ünlü şeflerle söyleşiler, cemiyet hayatından kareler, hayata dair yazılar v.s. Şubat sayısında yazarlarla ilgili tanıtımlara yer verilmiş.... Önümüzdeki sayısında daha kapsamlı olacak.En çok ilgimi çekende yıllar önce bizden biri gibi olan bir İtalyan.. Çoğunuz tanıyordur bu isim Donatella Piatti.. Yemek üzerine programlar yapan, yazılar yazan, araştırmalar, söyleşiler hazırlayan Donatella Piatti.... Üzücü bir olay sonunda küstürülüp ülkesine geri dönen Piatti İtalya'dan yazılarına bu dergide devam edecek. Özlemiştim kendisini... Tabi İtalyayı anlatacak ... İstanbul'u hiç unutamasa da.... 
Afiyetle Dergisi'ne yayın hayatına tekrar başladığı ve aramıza döndüğü için HOŞGELDİN demek istiyorum...



Special design for Sonbahar Tatlar / Blog Tasarımı