29 Eylül 2010 Çarşamba

Beyaz Unsuz Şekersiz Hamur İşleri...


Merhaba,


Eminim çoğu blog yazarı bu kitaptan haberdardır. Bende haberdar olmama rağmen okumaya, incelemeye fırsatım olmamıştı, birkaç günde okudum,inceledim ve aktarmak istedim. Arzu Aygen ve Ülfet Aygen'in tarifleri ve hikayeleri .. Çok sıcak bir anlatımları var ve tarif aktarımlarıda hem bilgilendirici, püf noktaları ile birlikte aktarımları mutfakta yeni başlayan mutfakseverler içinde çok anlaşılır ve teşvik edici.... Hem kitabın sonunda doğal gıdalara ulaşabileceğiniz adreslerde mevcut.


Gelelim içeriğine kitabın adındanda anlaşılacağı üzere 3 beyazsız tarifler; rafine şeker, un, sofra tuzu yerine bunların doğal alternatifleri ile hazırlanmış olmaları..Pekmez, bal, kaya tuzu, tam buğday unu, kepekli un kullanılıyor.Kitap 6 bölümden oluşuyor. İlk bölümde Kullanılan doğal malzemeler hakkında bilgilendirme, neden bunların tercih edildiği üzerine açıklayıcı bilgiler..

Altıncı bölümde rehber adresler mevcut. Bu bölümler arasında kalan dört bölümde ise leziz tarifler yer alıyor.Ev ekmekleri, pideler, pizzalar, börekler, kişler, poğaçalar, çörekler, simitler, kekler, kurabiyeler adını taşıyor. Vee bazılarına ait fotoğraflar ilk sayfalarda yer alıyor, hepsinin fotoğrafı yok.
Önümüzdeki günlerde denedikçe bu lezzetleride sizlere aktaracağım.

Herkese güzel, sıcacık günler diliyorum.....

25 Eylül 2010 Cumartesi

ÇİKOLATALI CHEESECAKE




Merhaba,
İyi pazarlar :) Eveeeet size olan sözümü tuttum vee tatlı sürprizimle karşınızdayımmm... Cheesecake çeşitlerinin hepsine bayılırım ve çeşit çeşit denerim. Fırında pişen ve pişmeden soğuk olarak hazırlanan iki türü var ben bugün size baking dediğimiz pişen türünden yaptım.

Malzemeler:
  • 400 gr. labne peynir
  • 200 gr. krema
  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 paket vanilya
  • 3 adet yumurta

Alt Tabanı :

  • 1,5 paket pötibör bisküvi
  • 100 gr. margarin veya tereyağ

Üzeri İçin :

  • 180 gr. bitter çikolata ( 2 paket )
  • 200 gr krema

Yapılışı :

  • Öncelikle alt tabanını hazırlayarak başlayalım. Pötibör bisküvileri rondoda un haline getirin.Önceden eritip ılıttığınız margarini ekleyerek beraberce biraz yoğurup, kelepçeli kalıba eşit bir şekilde yayalım. İç harcı hazırlayana kadar buzdolabında dinlendirin.Ben kalıbın içine yağlı kağıt seriyorum servis tabağına transfer ederken büyük kolaylık oluyor.
  • Karıştırma kabına labne peynirini ve toz şekerini koyun.Mikserle iyice karışana dek çırpın. Ardından bir paket kremayıda ekleyip beraberce çırpın.Bu esnada vanilyayıda ekleyin. Yumurtaları tek tek ekleyerek çırpın. Karışımı bisküvi tabanının üzerine boşaltın - bu esnada küçük kabarcıklar olursa bunları kürdan yardımıyla patlatın, pişme sırasında çatlamalara neden oluyor -. 170 derece önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 1 saat pişirin. Pişme zamanı fırının cinsine göre değişiyor baktığınızda kabarmış ve üzeri kahverengini almış ise pişmiş demektir. Fırını kapattıktan sonra içerisinde soğumaya bırakın -hemen fırının kapağını açıp çıkartırsanız çökme oluyor - ben yine 1-1.5 saat sonra çıkartıyorum ılımış oluyor. Oda ısısında soğuttuktan sonra çikolatalı sosuda üzerini kaplayacak şekilde boşaltın ve her yere yayılmasını sağlayın. Buzdolabında en az bir gece bekletin. Ertesi gün daha lezzetli oluyor ama zamanınız yoksa en az 5 saat buzdolabında durması yeterli.
  • Çikolatalı sos için bir paket kremayı bir taşım kaynatın.Ocağın altını kapatıp çikolataları içine atın ve kaşıkla karıştırarak erimesini ve bütünleşmesini sağlayın. Vee cheesecake'in üzerini kaplamak için hazırdır.

NOT: Tüm malzemelerin buzdolabından çıkarıldıysa eğer en az 1 saat oda ısısında bekletilmesi gerekiyor.


BON APPETİT...
















24 Eylül 2010 Cuma

PATLICANLI PİLAV


Merhaba,

Yeni bir tarifle geldimm :) Mis gibi, sıcacık, doyurucu, besleyici, yanında ikinci bir yemeğe ihtiyaç duymayacağınız tek başına bir öğün olup sizleri doyuracak garantiyi veriyorum:) Yanına buz gibi köpüklü bir ayran ve belki de bir yeşil salata yeterli olacaktır..Gelelim tarifimize ....


Veeee pazar günü ise sizi çook ama çook tatlı bir sürpriz bekliyor sevgili dostlarım :)
To be continued..........




Malzemeler :




  • 4 adet patlıcan

  • 1 kase silme pirinç

  • 2 adet orta boy kuru soğan

  • 4 adet domates

  • 1/2 su bardağı sıvıyağ veya zeytinyağı

  • 1 yemek kaşığı yenibahar

  • 1 çay kaşığı karabiber

  • 2 yemek kaşığı kuş üzümü

  • 2 yemek kaşığı çamfıstığı

  • Tuz


Yapılışı :



Öncelikle patlıcanları alaca soyup küp şeklinde doğrayıp tuzlu suda beklettikten ve acı suyu çıktıktan sonra kızartıp bir kenarda hazır bekletelim.



Pilav için zeytinyağında yemeklik doğranmış soğanları kavuralım.Pembeleşmeye başlayınca rendelediğimiz domatesleri ilave edip, kavurmaya devam edelim. Domatesler suyunu çekmeye başladığı zaman önceden tuzlu sıcak suda 5 dakika kadar beklettiğimiz pirinçleride ilave edip kavurmaya devam edelim. Pirinçler şeffaflaşmaya başladığı zaman ölçü olarak kullandığımız kase ile 2 kase su koyalım, tuzunu ilave edip pişmeye bırakalım. Pirinçler suyunu çekip göz göz olunca ocağın altını kapatmadan yenibaharı,karabiberi,yıkayıp süzdüğümüz kuşüzümlerini ve çam fıstıklarını pilavın üzerine koyup kapağını kapatıp yaklaşık 1 dakika bekletelim ve ocağın altını kapatalım. Önceden kızarttığımız patlıcanlarıda ekleyelim güzelce tüm malzemeleri karıştıralım ve temiz bir bez örtüp kapağını kapatıp demlenmeye bırakalım.



Veeee çok soğutmadan servis yapıp güzelce yiyelim :)



NOT: Tuz ve baharatları kendi damak zevkinize göre arttırıp azaltabilirsiniz.





BON APPETİT...





23 Eylül 2010 Perşembe

AŞKIN İKİNCİ YARISI


Merhaba ,


Bugün, yakında vizyona girecek bir yerli filmden söz etmek istiyorum. Başrollerini Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan'ın paylaştıkları Aşkın İkinci Yarısı... Her ikiside hem çift olarak hem de oyuncu olarak beğendiğim iki değerli insan. Yıllar önce hatırlarsanız dizi filmlerin sayılı olduğu dönemlerde Sıcak Saatler isimli diziyi asla kaçırmazdım seyretmez adeta bende oynardım onlarla sanki.. 2 yıldır çekimleri devam eden ve nihayet bulan film seyirciyle 8 Ekim'de buluşacak. O günüde iple çekeceğim... Mehmet Aslantuğ'un sadece oyuncu olarak değil yapımcı, senarist ve yönetmen olarak da imzasını taşıyor.


Filmin konusuna gelince: Bir sahil kasabasında münzevi hayatı süren adam, bir sabah beklemediği bir sürprizle karşılaşır. Kapıda kendisini bekleyen sürpriz, yıllar önce terk ettiği karısıdır. Adam bir alkol bağımlısıdır ve karısı onu tüm uğraşlarına rağmen onu bu alışkanlığından kurtaramamıştır. Baş edemedikleri bu sorunun ardından adam altı yıl önce karısını terk etmiş ve yaşadığı sahil kasabasına taşınmıştır. Uzun yıllar sonra hayat onların yollarını bir kez daha kesiştirmiştir.


22 Eylül 2010 Çarşamba

YAYLA ÇORBASI


Merhaba,

Sonbahar kendini göstermeye başladı artık, yavaş yavaş havalar serinlemeye başladı yağışlı günler bizleri bekliyor. En sevdiğim havalar bunlar ve en ihtiyaç duyulan şeyde nedir?? Sıcak birşeyler içmek..Evet tahmin ettiğiniz üzere bugün sıcacık bir çorba tarifi vereceğim sizlere hem kolay ,hem besleyici ,hem de doyurucu.


Malzemeler : 2 litre su (200 ml.bardak ile 10 bardak)

2 su bardağı yoğurt

1 çay bardağı kırık pirinç

1 tepeleme yemek kaşığı un

1 adet yumurta

Tuz

Üzeri için : Zeytinyağı

Kuru nane

Kırmızı pul biber


Yapılışı : Öncelikle tencereye yoğurdu, yıkanmış süzülmüş pirinci, unu ve yumurtayı alalım. Malzemeler bütünleşene dek karıştıralım. Sonra üzerine 2 lt. suyu ilave edelim. Ocakta sürekli karıştırarak kaynatalım. Kaynadıktan sonra altını biraz kısarak pirinçlerin pişmesini bekleyelim.

Ben yaklaşık 10 dakika kadar tutuyorum kaynadıktan sonra yeterli oluyor. Ocağı kapattıktan sonra tuzunu -damak zevkinize göre miktarını belirleyebilirsiniz- da ekleyerek karıştırın. (Tuzunu en son atmamızın nedeni pişirme sirasında atıldığı takdirde yoğurt kesiliyor.) Zeytinyağı veya sıvıyağında kuru nane ve kırmızı pul biberi yakıp çorbaya ilave ettikten sonra karıştırıp servis yapabilirsiniz.



BON APPETİT...

21 Eylül 2010 Salı

İRMİK TATLISI


Merhaba,

Bugün sizlerle irmik tatlısı tarifimi paylaşacağım.Çok bilindik olmasına rağmen en hafif, pratik, lezzetli ve ekonomik olanını seçtim. Yapımıda çok kısa bir zamanınızı alıyor tatlı krizi yaşayanlardansanız zaman zaman bu tarif tam da size göre :)

Ayrıca bu tarifimle http://www.hamaratabla.com un düzenlemiş olduğu Tatlı Yiyelim Tatlı Yarışalım!!! adlı yarışmasına katılmış bulunmaktayım. Haydi sizde şimdi kolları sıvayın çok kısa bir zamanda tarifimi deneyip görüşlerinizi paylaşın.. Yarışmada oylarınızı ve desteğinizi bekliyor olacağım.

Şimdiden teşekkürleeeeer...


Malzemeler : 1 su bardağı irmik

2 su bardağı toz şeker

4 su bardağı süt


Yapılışı : Tüm malzemeyi bir tencereye koyun ve ocakta sürekli karıştırarak pişirin.

Kıvamı koyulaşıp kaynamaya başlayınca bir iki taşım daha kaynatıp ister

orta boy bir borcamı isterseniz de tek tek kalıpları kullanabilirsiniz servis

tabağını ıslattıktan sonra ( bu işlemi yaparsanız kalıba yapışmaz servis sırasında )

tatlıyı dökelim. Oda sıcaklığında soğuduktan sonra buzdolabına koyup en

az 1-2 saat bekledikten sonra servis yapabilirsiniz. Servis sırasında

tarçınla süsleyebilirsiniz bu tatlıya çok yakışıyor.

18 Eylül 2010 Cumartesi

ÇİĞ BÖREK


Merhaba,

Nihayet hafta sonuna ulaşabildik ve oğlumda uyuduktan sonra mutfağa girip rahatça birşeyler yapmaya fırsat bulabildim..Hafta sonuda olduğu için beş çayına şöööyle çıtır çıtır sıcacık çayla beraber çiğ börek yapayım istedim. Aslında hamur yoğurmak belki kiminin gözünü korkutabilir ama başladıktan sonra hepsi çabucak bitiverdi ve benim ufaklıkta mis gibi kokulara uyanıp o da bizlere eşlik etti.... Gelelim tarifimize aşağıda vereceğim ölçülerde bir hayli fazla çıkıyor hatta hamurun yarısını ayırdım buzdolabına kaldırdım yarın pazar kahvaltısına sıcacık pişirip yiyelim diye.. Haydi kolay gelsin, şimdiden afiyet olsun....


Hamur malzemeleri: 2 bardak su (istenirse 1 bardağı süt olarakta değiştirilebilir)

1 yumurta

1 çay bardağı sıvıyağ

Tuz

Alabildiği kadar un

İç malzemeleri : Kıyma

Sivri biber, kuru soğan

Karabiber, kırmızıbiber

Tuz

Sıvıyağ


Yapılışı : Un haricindeki tüm malzemeleri yoğurma kabına alıp beraberce karıştırın. Sonrasında unu azar azar ekleyerek kulak memesi yumuşaklığında yoğurun.Hamur bütün bir hal alınca üzerini kapatıp oda sıcaklığında dinlendirin. ( Ben 2 saat kadar dinlendirdim. ) . Bu arada harcı için malzemeleri az bir yağda beraberce tavada kavurdum. Çiğdende konulabilir ama ben kısa bir süre beraber ocakta çevirmeyi tercih ediyorum. Dinlenen hamurdan yaklaşık 2 ceviz büyüklüğünde hamur koparıp az bir un ve merdane eşliğinde açılır ve iç harcı konulduktan sonra yarım ay şeklinde kapatılır. Kapattıktan sonra kenarları düzgün bir formda olsun diye aynı hat üzerinden çay tabağıyla geçip düzeltiyorum, böylece kenarları aynı hizada oluyor. Veee son olarak kızgın yağda arkalı önlü kızartıp afiyetle yeni demlenmiş miss gibi çay eşliğinde yiyoruuuz. İster sade ister domates, maydanoz eşliğinde tüketebilirsiniz.Doyurucu bir öğün size, pratik, hızlı...
İç harcı için ölçü belirtmedim damak zevkinize göre malzemeleri kullanabilirsiniz.Ayrıca peynirli,patatesli,mevsiminde ıspanaklıda çok lezzetli olur.


BON APPETİT....
Bu tarifimi Hobidünyam Woman Forum tarafından düzenlenen yemek etkinliğinin 6.sı olan Kahvaltılıklar Etkinliği'ne katılım için http://fatosla-lezzetli-tarifler.blogspot.com/ adresine gönderdim.

15 Eylül 2010 Çarşamba

AJANDA ONLİNE AKTÜEL DERGİ


Merhaba ,
Evet başlıkta da gördüğünüz üzere yeni bir online dergi keşfettim ve sizinlede paylaşmak istedim. Haziran ayında ilk sayısı yayınlanmış. İster online okuyabilirsiniz yada PDF dosyası olarak bilgisayarınıza indirip arşivleyebilirsiniz.İstersenizde print edip kağıttan okuma zevkine varırsınız.
Dediğim gibi daha yeni keşfettim o nedenle Eylül sayısını inceleme fırsatım oldu 99 sayfa dolu dolu bir yayın.. Kitap, müzik,sinema, sergi, etkinlik, gezi, röportaj ve daha bir sürü şey... Bu sayıda cafe fernando blogunun yazarı Cenk Sönmezsoy ile yapılan röportaj var. Sıkı takipçilerinden olduğumu belirtmeden geçemiyeceğim. Kaçırmayın derim dergiye hemen bir göz atın. Abone olun yeni sayıları mail adresinize gelsin böylelikle kaçırmadan takip etmiş olursunuz.... Benden söylemesi....
http://ajandadergi.blogspot.com

13 Eylül 2010 Pazartesi

TATİL SONRASI :(



Merhaba,



Bayram sonrası yine kaldığımız yerden hayata devam ediyoruz. Yine sizlerle olmak çok güzel. Ama tariflerime hafta sonu devam edeceğim,işbaşı yaptık ve evde minik annesinin sevgisine, şefkatine ve ilgisine ihtiyacı olan çok tatlı bir oğlum var. Bayram tatilini Çanakkale'de dostlarımızla geçirdik. Yörenin güzelliğine misavirperverlikleri de eklenince değme keyfimize modundaydık. Çok uzun süre kalmadık belki ama kaldığımız süre içersinde de çekirdek ailemle beraber mutlu, huzurlu, sessiz, sakin, nezih , şeker tadında bir Ramazan bayramı geçirdik. Kafamızı dinledik kısacası. Veee İstanbul'a hiç dönmek istemedim açıkçası. Bundan mütevellit aracımız arıza yaptı ve rötarlı geldik :)....... Siz neler yaptınız ?? Umarım herkesin bayramı dilediği gibi, gönlünce geçmiştir. Nice bayramlara......

8 Eylül 2010 Çarşamba

HAYIRLI BAYRAMLAR


HERKESE HAYIRLI BAYRAMLAR DİLİYORUM.
BAYRAMDAN SONRA GÖRÜŞMEK VE KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM ETMEK DİLEĞİYLE ...............

6 Eylül 2010 Pazartesi

FIRIN SÜTLAÇ




Merhaba,



Tariflerime sütlü tatlıyla başladım, kandil simidi ile Kadir Gecesini kutladık yine sütlü tatlıyla devam edelim istedim. Ve çok lezzetli bulduğum, Ramazan dolayısıylada iftardan sonra mideyi yormayacak olan Fırın Sütlaçta karar verdim. Haydi hep beraber mutfağa girip akşam için hazırlayalım :)




Malzemeler : 1/2 su bardağı kırık pirinç

1 su bardağı su

1 litre süt

1,5 su bardağı toz şeker

1 paket vanilya

1 yemek kaşığı nişasta

1 adet yumurta



Yapılışı : 1 bardak suyla pirinci haşlayın. Başka bir tencerede sütle şekeri karıştırıp

kaynatın. Kaynadıktan sonra pirinçleri, vanilyayı ve suda erittiğğiniz nişastayı

ekleyip 5- 10 dakika kadar daha kaynatın. Fırın kaplarına paylaştırın. Yumurtanın

sarısını sütlaçtan aldığınız bir kaşık kadar sütle karıştırıp sütlaçların üzerine pay

edin. Fırın tepsisine su koyarak sütlaç kapları yerleştirin.Benmari usulü 200 - 250

derecede 1 saat kadar üzeri kızarana kadar pişirin. ( Fırının cinsine göre pişme

süreleri değişebilir. Üzeri kızarınca sütlacımız hazır demektir. )





BON APPETİT.....

5 Eylül 2010 Pazar

KANDİL SİMİDİ






Günün anlam ve önemine uygun birşeyler hazırlamak istedim.Vee işte karşınızda fırından yeni çıkmış sıcacık, dumanı üstünde, el yakan :) çıtır çıtır, kıtır kıtır kandil simitleri efendim ... Afiyet olsun....






Malzemeler : 3 su bardağı un

100 gr. tereyağ veya margarin ( oda sıcaklığında )

1/2 çay bardağı zeytinyağı veya sıvıyağ

2 yemek kaşığı yoğurt

1 yumurta

1 yemek kaşığı mahlep

1 çay kaşığı kabartma tozu

1 tatlı kaşığı tuz

Çörek otu ve susam

1 adet yumurta sarısı ( üzerine sürmek için )




Yapılışı : Unu hamuru yoğuracağınız derin bir kaba alın. Tuzu, kabartma tozunu, mahlepi ekleyip karıştırın. Havuz gibi ortasını açıp içine zeytinyağı, yoğurdu, yumurtayı ve tereyağını ekleyip hamuru yoğurmaya başlayın. Hamurdan parçalar kopartıp simit şekli verin ve fırın tepsisine dizin. Üzerine yumurta sarısı sürdükten sonra isteğe bağlı çörek otu veya susamla süsleyip önceden ısıtılmış 180 derece fırında pişirin.





BON APETİT...

KADİR GECESİ


TÜM DUALARIMIZIN KABUL OLMASI DİLEĞİYLE ..........

4 Eylül 2010 Cumartesi

EYLÜL SABAHININ SERİNLİĞİ


Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum
ATAOL BEHRAMOĞLU

YOLLAR UZAK ........


Merhaba,
Sayfamın sağ üst kısmında görmüş olduğunuz şu an okumakta olduğum kitapta 7 tane hikaye bulunmakta. Ve dünyanın çeşitli şehirlerinde yazarımız seyahati sırasındaki yol arkadaşlarıyla olan ,başından geçen ilginç olayları anlatmış ve her hikayenin sonunda o şehire özgü yerel tatlardan birer tane yemek tarifi vermiş. İnşaallah bunlarıda yaptıkça sizlerle buradan paylaşacağım.

2 Eylül 2010 Perşembe

YALANCI TAVUK GÖĞSÜ






MERHABA,

Bugün en sevdiğim tatlı olan Yalancı Tavuk Göğsü'nün tarifini paylaşmak istiyorum sizlerle. Sütlü bir tatlı olması açısındanda ramazanda yemek sonrası hafif bir tatlı olacak. Yaklaşık 15 senelik bir tarif bu :) Evet yanlış okumadınız yıllar önce ablamdan almıştım çok beğendiğim için.

O gün bugündür tarifi bulamayıp başka benzer tariflerle yaptığım tavuk göğsünü bir türlü tutturamamışımdır.Bir daha kaybetmemeip k için blogumda yayınlayayım da garantiye alayım :)

Yiyen herkes çok beğenir ve tarifini isterdi şimdi herkese kolayca ulaştırabilirim artık....

Bu tarifimi Serap Hanım'ın etkinliği'ne gönderiyorum....


MALZEMELER: 4.5 su bardağı süt
1 su bardağı şeker
ı su bardağı un
1 paket margarin ( 1 parmak sos için ayır )
1 paket vanilya
Birkaç adet damla sakızı veya sakız reçeli ( 1,5 tatlı kaşığı kullandım)


SOS : Margarin
1 çay bardağı pudra şekeri
1 yumurta
3 yemek kaşığı kakao (koyu olursa karışıma süt eklenebilir)


YAPILIŞI : Tencerede margarini eritin. Unu ekleyip 3 dakika kadar karıştırarak pişirin.

Sütü yavaş yavaş ekleyerek karıştırmaya devam edin. Şekeri, vanilyayı,

damla sakızınıda ekleyip koyulaşana dek karıştırmaya devam edin. Karışım

koyulaşıp bir taşım kaynadıktan sonra ocaktan alın. Pürüzsüz bir kıvam için

mikserle birkaç dakika karıştırın. Oval bir borcam kabını hafifçe ıslattıktan

sonra karışımı boşaltın.



SOS : Ayrılan margarini eritip,ılıtın. Miksere pudra şekerini, kakaoyu, çırpılmış

yumurtayı ve margarini ekleyerek hepsini çırpın. Tavuk göğsünün üzerine

eşit olarak yayıp buzdolabında soğumasını sağlayın.

(Bir gece buzdolabında bekletilirse daha lezzetli olur.)


Çikolata sosu yerine meyveli bir sosla veya sade olarakta tüketilebilir. Ama

en çok çikolatalı sos yakışıyor.



BON APPETİT ......







































1 Eylül 2010 Çarşamba

SONBAHAR, EYLÜL VE YAĞMUR...




Aynı günde ikinci kez MERHABA.. Bir önceki yazıyı yazarken hava oldukça serindi fakat yağış yoktu.. Şimdi ise gerçekten sonbaharın ilk günü olmanın hakkını veriyor 1 Eylül dışarda soğukla beraber çisil çisil yağan bir yağmur....... İnce ince , insanı düşüncelere dalıp götüren, içinde yeni birşeylere başlama isteği uyandıran, camın yanında oturup saatlerce seyredebileceğin ve hatta dışarıda yürümeye çıkıp o yağmurdan nasiplenebileceğin bir duyguyu barındırıyor.....


Hoşgeldin Sonbahar ve sonbahar rüzgarının getirdiği BEN :)

SONBAHAR KAPIMIZDA.........






1 Eylül 2010 Çarşamba

Sonbaharın başlangıcı.. Sararmış, kurumuş yaprakların, hüznün, teninize dokunup geçen ılık rüzgarın, yeni başlangıçların, heyecanların, kış hazırlıklarının habercisi .... Yani herkes için farklıdır sonbaharın anlamı.

Bende sizlerle benim için anlamı olan bu ay ve mevsimde buluşmak istedim.
Hayata dair herşeyi paylaşalım istedim...
Benden size, sizden bana....

Güzel olan herşey, mutluluklar, sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler, acılar paylaşıldıkça azalır..

Uzun ömürlü olmak dileğiyle...


Yazımı Alpay'ın ünlü şarkısı Eylül'de Gel ile bitirmek istiyorum

Tatil geldiği zaman
Ağlarım ben inan
Gidiyorsun işte
Arkana bakmadan
Nasıl geçer bu yaz
Ne olur bana yaz
Sen sen sen
Sen bir ömre bedel
Yok yok yok
Gitme gitme gel
Eylül'de gel

Okul yolu sensiz
Ölüm kadar sessiz
Geçtim o yoldan dün
İçim doldu hüzün
Yapraklar solarken
Adını anarken
Bekletme ne olur
Gelmek zamanı gel
Yok yok yok
Gitme gitme gel
Eylül'de gel

Eylül'de gel Eylül'de okul yoluna
Konuşmadan yürüyelim gireyim koluna
Görenler dönmüş hem de mutlu diyecekler
Ağaçlar sevinçten başımıza konfeti gibi
Yaprak dökecekler

Special design for Sonbahar Tatlar / Blog Tasarımı